Din Adami Insanlarimizi, Seriat’in “Dua” ve “Ibadet” Konusundaki Verileriyle Egitirken, Yaratici Güç’ten Yoksun, “Mütevekkil”, Kendine Güvensiz Ve Benligine Yabanci Niteliklerde Kilar
“Dua” ve “Ibadet” denilen seyler, müslüman kisi için sadece yasam amaci olarak degil ve fakat ayni zamanda Tanri’ya layik olabilmek bakimindan da gerekli ve önemli sayilir. Din adami’nin bellettigi seriat verilerine göre kisi, gerek bu yeryüzünde ve gerek gelecek dünya’da sürdürecegi yasamlarini, ancak dua ve ibadet sayesinde olumlu kilabilecegi gibi Tanri’nin ilgisini de ancak Tanri’yi övüp yücelten dua’lari sayesinde çekebilecegine inanmistir. Ancak ne var ki bu inanmislik içerisinde dua ve ibadet ederken kendi benligini, kendine olan güvenini ve yaratma gücünü yitirir, “mütevekkil”, “müptezel” ve ve “miskin” bir kimlige bürünür. Çünkü din adami kisiyi, dua ederken: “Ey Tanrim beni müptezel ve miskin kil” diye dua ettirir. Söyleki:
Din adami’nin belletmesine göre Kur’an’in çesitli Sure’lerinde yer alan “Dua” sözcügü, “dilek”, “istek”, “siginma”, “yardim dileme” ya da “çagri” ve bir bakima da “iman” anlamina gelir. Sözcügün tanimi genellikle söyle yapilir: “Asagida olanin yukarida (üstün) olandan bir seyi elde etmek için olan istemi” 123.
“Ibadet” sözcügüne gelince o da “abd” sözcügünden gelme olarak Tanri’ya “kulluk”, “kölelik”, “tapinma” ve “yakarma”(dilekte bulunma) anlamlarini içerir 123 a. Gazali’nin deyisiyle: “Allah’a karsi meskenet, zillet ve O’na ihtiyaç oldugunu (itiraf etmektir)” 124 ; bu nedenle kisi dua ederken: ” (Ey Tanrim) Beni miskin yasat ve miskin öldür” diyerek dua etmelidir 125
Din adami’nin bellettigi Islam seriat’ina göre kisi, her seyi dua yolu ile Tanri’dan dilenmeli, her isini dua ve ibadet yolu ile görmelidir. Mal istiyorsa, bahçeler ve irmaklar istiyorsa, “ogullar” istiyorsa, tarlasindaki ekin için yagmur istiyorsa, günahlardan kurtulmak istiyorsa vb… bütün istemleri için hep Tanri’ya el-açarak yalvarmalidir; yalvarip yakarmadan hiç bir sey yapmamalidir. Bu tür yalvarmalarini sabah uyanipta yataktan çiktigi an’dan aksam tekrar yataga girinceye kadar her vesile ile yapmalidir. Örnegin aksam yatagina girdiginde, sag tarafina yatmali ve söyle dua etmelidir: “Allah’im! Kendimi Sana teslim ettim. Yüzümü Sana çevirdim, isimi Sana ismarladim, Sana i’timad ettim. Sen’i dilerim ve Sen’den korkarim. Senden baska siginacak, Sen’den baska kurtaracak yoktur… Allah’im indirdigin Kitab’ina inandim ve gönderdigin Peygamber’ine iman ettim” 126
Eger her hangi bir isini, her hangi bir istemini, Tanri’ya yalvar yakar olmadan elde etmege kalkisacak olursa bu taktirde Tanri ona kizar ve onu Cehenneme yollar. Bunun böyle oldugunu anlatmak için din adami kisiye Kur’an’dan ayet’ler okur ki bunlardan biri söyledir: “Bana dua edin (ki) size karsilik verip kabul edeyim! Bana ibadet etmekten uzaklasip böbürlenenler, Cehenneme girecekledir: asagilanmislar olarak” (K. Mü’min : 60).
Yine din adami’nin Kur’an’a dayali olarak söylemesine göre Tanri kisi’yi sirf kendisine dua ve ibadet etsin için yaratmistir, çünkü Kur’an’da söyle yazilidir: “Ben cin ve insi ancak bana ibadet etsinler diye yarattim” (K.51 Zariyet 56) . Diyanet’in çevirisi ise söyle: “Cinleri ve insanlari ancak bana kulluk etmeleri için yaratmisimdir” (K. 51 Zariyet 56) 127
Yine din adami’nin Kur’an’a dayali olarak belletmesine göre Tanri’nin kisi’ye deger vermesinin tek nedeni de, onun Kendisine dua etmesidir, çünkü müslüman kisi’yi O, kendisine Kul olmak üzere var kilmistir; “dua etmek” , ayni zamanda “kul olmak” anlamindadir. Tanri “kul” olarak yarattigi insan’a, kendisine dua ettigi ve dua ederek “Kendisini” övdügü ve yücelttigi için deger verir. Kur’an’da söyle yazili: “Ey Muhammed! De ki -‘Duaniz (ibadetiniz) olmasa Tanri’m size ne diye deger versin-‘…” (K. Furkan 77)
Fakat anlasilan o’dur ki Tanri, insanlari kendisine dua ve ibadet ettirip “kul”, “köle” durumunda tutmak hevesindedir. Ancak bu suretle onlari “dogru yola” sokacak ve dileklerini karsilayacaktir: Kur’an’da söyle yazili: “Ey Muhammed! … Benden isteyenin, dua ettiginde, duasini kabul ederim. Artik onlar da davetimi kabul edip Bana inansinlar ki, dogru yolda yürüyenlerden olsunlar” (K. 2 Bakara 186).
Görülüyor ki din adami’nin seriat verilerine dayali olarak belletmesine göre kisi’nin:”Ey Tanrim beni miskin yasat ve miskin öldür” seklindeki dua usul’leriyle yerlere kapanip Tanri önünde küçülmesi ve Tanri’yi bu sekilde yüceltmesi fazilet ‘tir. Yine din adami’nin belletmesine göre kisi, namaza durdugu zaman ne kadar çok “rüku” eder (yani elleri dizlerine dayali olarak egilirse) ve ne kadar çok “sücud” ederse (yani namaz’da yüzünü yere sürercesine kulluk gösterirse), ne kadar çok yerlere kapanip yüzünü topraga sürerse, Tanri’yi da o kadar yüceltmis olur. Bunun böyle oldugunu anlatmak için din adami Muhammed’in su emrini okur: “Ibadetlerin en degerlisi ve en hayirlisi rüku ve sücud’u çok olandir” 128. Namaz kilmanin da en “efdal” (derecesi yüksek) olan seklinin, dogrudan dogruya toprak üzerinde namaz kilip alnini topraga getirmek oldugunu anlatmak üzere Muhammed’in “Yüzünü topraga bula” diye emrettigini hatirlatir 129.
Fakat din adami bununla kalmaz bir de, fazlaca secde edip yerlere kapanmanin günah’lardan kurtulmak gibi bir ödülü olacagina dair Muhammed’in su sözlerini ekler: “Bir kul Allah rizasi için bir kere secde edince (Tanri) ona muhakkak o secde sebebiyle bir hasene yazar, yine secde sebebiyle bir günah affeder, onu bir derece yükseltir. Binaenaleyh Ashabim! Çok secde ediniz” 130.
Ve iste kul’larinin bu sekilde yerlere kapanarak “dua” etmeleri üzerine Tanri onlarin dileklerini kabul eder; ederken de eger kendisine daha fazla dua edilecek olursa verdiklerini arttiracagini, etmezlerse bunu nankörlük sayacagini hatirlatmaktan geri kalmaz: “Sükrederseniz… size karsiligini artiracagim; nankörllük ederseniz bilin ki azabim pek çetindir” (K. 14 Ibrahim 7).
Ancak ne var ki, din adami’nin seriat verilerine dayali olarak söyledigine göre Tanri, devamli sekilde kisileri kendisine dua eder durumda tutmak olasiligina sahiptir, çünkü onlari dogru yola sokan ya da sapittiran, ya da rizik çokluguna ve azligina sokan yine kendisidir. Bunun böyle oldugunu ortaya vuran ayet’lerden ikisi söyle: “Allah istedigini saptirir, istedigini dogru yola eristirir…” (K. 16 Nahl 93), “Allah rizik verirken kiminizi digerlerine üstün tutmustur” (K. 16 Nahl 71)
Görülüyor ki Tanri, kisi’leri diledigi gibi sapittirmak suretiyle günahkar yapabilmekte ya da dilediginin rizkini az tutmak suretiyle yoksul kilabilmekte ve sonra da”Benden isteyenin, dua ettiginde duasini kabul ederim” (K. Bakara 186) diyerek onlari kendisine devamli olarak dua eder durumlara sokabilmektedir.
Öte yandan, yine din adami’nin bellettigi verilere göre bu ayni Tanri, kisileri kendisine dua ettirmek üzere pazarlik yollarini arar. Örnegin yagmur dua’sina çikip kendisine: “Ilahi!, bize can kurtaran, içe sinen, latif ve hos-güvar, bereketli, bol ve hayirli, sirsiklam eden, kuvvetli, her tarafa samil ve ihtiyaç zail oluncaya kadar devamli bir rahmet ver. Ilahi!, yagmur ihsan et de bizi rahmetinden ümmidini kesmislerden etme… Ilahi ekinlerimizi bitir, hayvanlarimizin memelerini doldur, semanin harekatindan bizi suvar, arzin berekatini bizim için meydana çikar… ” seklinde dua edildiginde bol yagmur yagdirir 131. Fakat kullarinin biraz daha kendisine yalvar yakar olmalarini saglamak için yagmur yagdirmakta gecikebilir. Geciktigi taktirde kullarinin kendisine su sekilde dua etmelerini bekler: “Ilahi! Sana dua etmeyi bize Sen emrettin, duamiza icabeti de Sen va’d ettin. Bize emrettigin gibi iste Sana duayi ettik. Artik va’d ettigin gibi bize icabet et. Ilahi! artik irtikab ettigimiz günahlari magfiret etmekle, suvarma duamizi kabul eylemekle, rizkimizi bollatmakla üzerimize olan minnetini izhar et, ya Rab” 132
Dikkat edilecek olursa din adami’nin bellettigi bu seriat verilerine göre Tanri ile kul’lari, birbirleriyle adeta pazarlik halindedirler. Bir yandan Tanri onlara: “Beni yüceltici dua’larda bulunun, ben de size ihsanlarda bulunayim” seklinde konusmakta, buna karsilik Kul’lar da ona, küçülerek ve “zillete” bürünerek dua ettikten sonra: “Iste biz seni, bizden istedigin gibi, dualarla yücelttik, sen de simdi bize bunun karsiligini ver” demektedirler. Söylemeye gerek yoktur ki böyle bir pazarlik ne “yüce” bir Tanri anlayisiyle ve ne de insan sahsiyetinin “olumlugu” ile bagdasir seylerdir.
Öte yandan, yine din adami’nin seriat verilerine dayali olarak bildirmesine göre Tanri’ya “küçülerek sükr ve dua etmek” mutluluga erismek demektir. Çünkü Tanri, “Ey inananlar! rüku edin (boyun egin) , secdeye varin, Rabbinize kulluk edin… de kurtulun, mutluluga erin” (K. 22 hacc 77) seklindeki sözleriyle, kendisine rüku ve secde ettirmeyi, yani boyun egdirmeyi, onlar için bir kurtulus yolu imis gibi göstermistir.
Ve iste kisi, mutluluga erismek için ömrünü Tanri’ya övgüler yagdirmakla, her isi ve her türlü ihtiyaci için, secdeye durup ona yalvar yakar olmakla geçirir.
Örnegin , biraz önce belirttigimiz gibi, günlük gida olarak yag, süt, et vb.. için söyle yalvarir: “Ilahi, yagdan , sütten, sahim ve lahimden rizkimizi ver”. yagmur yagdirmasi için söyle dua eder: “Ilahi ! Senden öyle … bir yagmur dileriz ki onunla kullarina genislik veresin, hayvanlarin memelerini süt ile doldurasin, ekinleri diriltesin”133.
Göz, kulak, dil, cinsel organ vb… cihetiyle günaha düsmekten kurtulmak için söyle dua eder: “Allahim! Kulagimin, gözümün, dilimin, kalbimin fercimin (cinsel organimin) serrinden Sana siginiyorum” 134.
Seytan’larin kiskirtmasindan korunmak için söyle dua eder: “Rabbi’m! Seytanlarin kiskirtmalarindan sana siginirim! Rabbi’m, (Seytanlarin) yanimda bulunmalarindan sana siginirim” (K. Mu’minun 97-98). Seytanlarin tümünün saldirisindan uzak kalmak için söyle dua eder: “Tanri’nin adiyle! Tanri’ya güvendim. hareket ve güç, yalnizca Tanri’yla olur” 135.
Dogacak çocugun seytan’dan zarar görmemesi için söyle dua eder: “Tanri’nin adiyle baslarim! Ey Tanri! beni seytandan uzaklastir! Seytani da bize verecegi seyden -çocuktan- uzaklastir” 136.
Erkek, karisiyle cinsi münasebet’e girisirken söyle dua eder: “Bismillah! Yarab! beni seytandan uzaklastir. Seytani da bize ihsan ettigin çocuktan uzak kil!” 137.
On sevab birden kazanmak isteyen kisi, her sabah namazindan sonra on kez söyle dua eder: “Tanri’dan baska tanri yoktur. Yalnizca O vardir. O’nun ortagi yoktur. Mülk (devlet-, hükümranlik) ve hamd O’nadir. Her seye güç yetirebilendir O”138 .
Cehennem’e girmeden dogruca Cennet’e kavusabilmek için söyle yalvarir: “Tanri’dan baska ilah yoktur, Muhammed onun Peygamberidir” 139
Bu listeyi uzatmak mümkün; fakat anlatmak istedigimiz sudur ki din adami, yüz yillar boyunca müslüman kisi’nin yasantilarinin çok büyük bir kisminin, Tanri’ya ve Muhammed’e bu tür yalvarip yakarmalarla ve karsiliginda mutlaka bir seyler beklemekle geçmesini saglamistir; bugün de öyle yapar. Ömrünü bu sekilde sürdüren insanlarin fikren ve ruhen gelisip gelisemeyeceklerini asla hesaplamamistir; bugün de hesaplamaz.