Home » Library » Modern Library » Ilhan Arsel Din Adamlari Bolum21

Ilhan Arsel Din Adamlari Bolum21


 

Uluslarin Mutlulugu Din Adami’nin Pençesinden Kurtulmakla Mümkün;

Din Adami’nin Kötülükleri Son Bulacaktir Mutlaka Bir Gün!


Daha önceki bölümlerde belirttigimiz gibi Bati’da aydin siniflarin en büyük amaci insan aklini din kitaplarinin köleliginden ve fakat ayni zamanda din adami’nin pençesinden kurtarmak olmustur. Bir yandan “Kutsal” diye bilinen kitaplarin akli dislayan yönlerini sergiliyerek kisi’yi ve toplumu bu kitaplarin etkisinden kurtarmaga çalisirlarken, ve örnegin “Incil hatalar, yanlislar ve çelismelerle doludur; bilimsel gerçekleri yansitmaz; gerçeklere din kitaplariyle degil ancak akilci, deneyci usullerle erisilebilinir” seklinde ya da “din kitaplariyle ilim yapilamaz, ahlaki esaslar kurulamaz” diye konusurlarken, diger yandan da “insanligin gelismesine yüzyillar boyunca engel yaratmis olan bir sinif” olarak tanimladiklari din adamlarina karsi savasim açmislardir.

Konuyu Aydin ve “Aydin” adli kitabimizda incelemis olmakla beraber burada kisaca belirtelim ki Bati’li aydin, özellikle 18ci yüzyildan bu yana “Kirallik” ve “Ruhbanlik” gibi iki kurulusu, bütün dönemler içerisinde bu “mutsuz dünya’nin” basina eksimis iki büyük bela, iki büyük düsman ve iki büyük felaket kaynagi olarak tanimlamistir. Batili aydin’a göre, bu iki kurulus, insanlik için vazgeçilmez sayilan seyleri (egemenlik, özgürlük, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar, vs…) daha ilk anlardan itibaren, sadece kendi çikarlarina ve yararlarina olacak sekilde ayarlamislardir. Örnegin, putperestlik dönemlerinin ilk din adami olarak kabul edilen Nimrod “uhrevi” ve “ruhani” yetkilerle yetinmeyip “dünyevi” yetkilere de sahip çikmis, din ve dünya islerini birlikte yürütmüstür. Yürütebilmek için de halkin cehalet içerisinde kalmasini istemistir. Ayni durum eski Çag’in Yunan, Misir, Iran, Suriye, Çin, Hint gibi güçlü devletlerinde de görülmüstür. Din’de reform yaratmis olan ünlü din liderleri dahi, hiçbir zaman gerçek anlamda halkin özgürlügünü, ya da halk iradesinin bagimsizligini savunmus degillerdir. Her ne kadar kisi’nin gelismesini saglamaga yönelik görüsler öne sürmüslerse de, daima hükümdarlarin “mutlak iktidar’lari” yaninda yer almislardir. Luther, Calvin ve John Wesley gibilerin yaptiklari budur; onlar dahi iktidarin kolaylikla uygulanabilmesi için hükümran güç’ten yana olmuslardir 645.

Bununla beraber Bati’li aydin için laik’lik ilkesini savunup din adamini, dünya yasamlari bakimindan etkisiz duruma getirmek mümkün olabilmistir. Her ne kadar bunda “Sezar’in hakkini Sezar’a, Isa’nin hakkini Isa’ya” seklindeki din kurali’nin rolu bulunmakla beraber (***) Batili aydin’in idealizm’inin de katkisi vardir. Bu idealizmin nereden ve ne sekilde kaynaklandigini diger yayinlarimizda (özellikle Aydin ve “Aydin” adli kitabimizda) inceledik. Burada deginmek istedigimiz husus sadece sudur:

Bati’li aydin’in görüsü genellikle su olmustur ki: din adami, halki kandirma sanatinda rakipsizdir ve hiçkimse kendisini din adami kadar “dürüst”, “hosgörülü” , “özgürlükçü”, “insancil”, dikhakçi”, “sefkatli” vs… imis gibi gösterip, bagnaz, insafsiz, gaddar ve insanliga en fazla düsman davranislarda bulunamaz; hiç kimse din adami kadar kutsalligi ve uhreviligi kendisine bayrak edinip halka güven telkin ederken aklin ve vicdanin kabul edemeyecegi kötülükler yapamaz; hiç kimse din adami kadar “ahlak” sözcügünü agzinda gevelerken ahlak disiliklar yaratamaz; hiç kimse din adami kadar yeryüzü yasamlarini önemsiz ve degersiz gösterip, halk yiginlarini da yoksulluklar içerisinde tutarken yeryüzü nimetlerinden yararlanmayi beceremez; hiç kimse din adami kadar barisçi görünerek insanlari birbirlerine saldirtamaz, savaslar yaptirtmaz; hiç kimse din adami kadar bilgili imis gibi görünüp yalani bilgi seklinde baskalarina satamaz; hiç kimse din adami kadar akli deger ölçüsü imis gibi gösterip akli dislayan verileri insan beynine sokusturamaz; hiç kimse “insan sever” görünüp, insan varligini din adami kadar insafsizca ve merhametsizce, huzursuz kilamaz 647.

Ve iste bu görüse sahip olan Bati’li aydin’in vardigi sonuç sudur ki insanligi sadece din adami’nin eylemlerinden degil fakat din adami’nin bizzat kendisinden kurtarmak gerekir 648. Bu dilegi en belirli sekilde dile getirmis olan Emil Zola söyle der: “Din adami’nin kafasina, yer yüzünde en son kalan Kilise’nin en son tasi düstügü an, insanlik (uygarlik) en yüksek gelisme noktasina erismis olacaktir” .

Söylemeye gerek yoktur ki bu tümce’de yer alan “Kilise” sözcügü, en genis anlamiyle “mabed” niteliginde is gören her yeri ve her dini kapsar. Bu anlayisladir ki biz, yukardaki dilegi su eklemeye baglamaktayiz:

“Uluslarin mutlulugu, Din adami’nin pençesinden kurtulmakla mümkün;

Din adami’nin kötülükleri son bulacaktir mutlaka bir gün”